Roma’nın En Hüzünlü ve Şanssız İmparatorlarından Birisi: Claudius

Tarih boyunca cesareti, zalimliği, sertliği ve savaşçı ruhuyla tanınan imparatorlar oldu. Ancak bazı hükümdarlar, yaşamlarında derin duygusal unsurlar taşıyarak gözlemleyenleri hatta üzüntüye sevk edebildi. Roma İmparatoru Claudius da böyle bir şanssız hükümdardı.


Claudius, M.Ö. 10 yılında İtalya dışında, Galya’da doğmuştu. Çocukluğundan beri tarihe büyük bir ilgisi vardı. Buna rağmen siyasete katılamadı. İlk kez, yeğeni Caligula ile birlikte 37 yılında konsül olarak göreve başladı. Caligula, Tiberius’un vasiyetiyle imparator olmuştu; Claudius ise devlet işlerinden uzak tutuldu. Fiziksel ve zihinsel rahatsızlıkları onu bürokrasiden uzak tuttu. O zamanlar, Claudius’un imparator olabileceğini düşünen olmamıştı.


Claudius, doğuştan sakat bir ayağa sahipti. Omuzları ve dizleri zayıftı, başı titriyor, bazen ağzından tükürük akıyordu. Elleri zayıftı ve bazen heyecanlandığında veya sinirlendiğinde burnu akardı. Ancak bu rahatsızlıkları sakin olduğu zamanlarda pek belli olmazdı. Konuşma bozukluğu ve güçsüz bir dille, Claudius’un karizmasını zayıflattı. 


Politikada geri kaldığı için, Claudius kendisini okuma ve yazmaya adadı. Tarihe büyük bir ilgisi vardı ve aynı zamanda edebiyata da eğilimi vardı. Araştırmaları ve çabalarıyla birçok önemli eser kaleme aldı; bunlar arasında Etruria ve Kartaca tarihleri de vardı. Ne yazık ki, Claudius’un önemli tarih yazıları günümüze ulaşmadı. Ancak diğer tarihçilerin bahsetmesiyle var olduklarını biliyoruz. 


Claudius, bilimsel araştırmalara dalmışken, İmparator Caligula’nın sert ve zalim eylemleri birçok kişiyi rahatsız etmeye başladı. Sonunda, 41 yılında hükümet içindeki memnuniyetsiz gruplar Caligula’yı suikasta uğrattı. Sonuç olarak, Claudius ailesinin hayatta kalan son erkek üyesi oldu. Caligula öldürüldüğünde, Claudius kendi can güvenliği için sarayda bir perdenin arkasına saklandı. Ancak askerler onu öldürmedi; aksine Claudius’u yeni imparator ilan ettiler. Böylece hiç kimseye önem verilmeyen bir adam, ansızın Roma İmparatoru oldu.


İmparator olduktan sonra, Claudius beklenenden daha istikrarlı bir yönetim sergilemeye başladı. Kısa sürede Britanya’yı Roma topraklarına dahil etti. Ayrıca önemli davaları bizzat takip etti ve bazen hakimlik yaptı. Bu, hukuka ilgi gösterdiğini gösteriyordu. Claudius, Senato’nun kararlarına saygı duydu ve gerektiğinde akılcı tartışmalara girdi. Senato’nun gücünü artırdı. Ancak Claudius’u görevden almak için birçok girişimde bulunuldu. Bunun sonucunda, kontrolü sürdürmek adına bazı tartışmalı idamlar gerçekleşti. 


Claudius ansızın imparator oldu. İstikrarlı bir yönetimle ülkesinin sınırlarını genişletti. Bilime, okumaya ve yazmaya değer verdi. 54 yılında Claudius, son eşiyle sık sık tartışmaya başladı. Antik tarihçiler, Claudius’un eşinin zehirlediğini iddia ederler. Ancak bu kaynakların birçoğu karışık ve çelişkili bilgiler içerir. Bu nedenle modern tarihçiler hala Claudius’un suikasta mı uğradığı yoksa doğal sebeplerden mi öldüğü konusunda tartışıyorlar. Sonuç olarak, İmparator Claudius gerçekten başarılı bir hayat yaşadı. Doğuştan gelen bazı rahatsızlıklar nedeniyle dışlanmasına rağmen, İmparator konumuna yükseldi. 54 yılında vefatından sonra, Nero ve Senato, ölen hükümdara her zaman saygı gösterdiler ve Claudius’u daima anımsadılar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar